19 Aralık 2015 Cumartesi

Dünya fakirin cehennemi, zenginin cennetidir

Dünya fakirin cehennemi, zenginin cennetidir


Hayat çok gariptir. Bugün yaşarken, yarın yok olabilirsin. Belki 1 dakika sonra, belki 1 saat sonra. Bunu bilemeyiz. 

İnsanlar o kadar gariptir ki yalan olan bu dünyada daha iyi bir yaşam sürebilmek için hep olduğundan daha fazlasını ister. Çok para ister, çok zengin oluyum ister. Peki hiç kimse bu paraları öldükten sonra yanında götürebilmiş mi? Hayır. Fakirin cehennemi, zenginin cennetidir bu dünya. Zengin o paraların sadakasını vermez, kendisi için harcarsa bu dünya sınavından geçemez. Fakir belki ömür boyu çeker bu parasızlık çilesini. Bu dünya onun cehennemi olmuştur. Zenginlere özenir hep. Keşke benim de böyle bir zengin hayatım olsa diye. Zengin hep daha fazla parasının olmasını ister. Sanki bu dünyada ölmeyecekmiş gibi. Fakir ise geçinecek kadar param olsun yeter diyerek kendini avutur.

Para konusunda insanlarımızın durumu böyle. Büyükler öldükten sonra miras kavgaları başlar. Evi paylaşamazlar, arsayı paylaşamazlar, parayı paylaşamazlar. Miras yüzünden insanlar cinayet işleyebiliyor. Şu yalan olan dünya için para hırsı nedir? Ben hiç anlamadım. İnsanlar para için neden cinayet işler, kalp kırar? Bu dünya yalan. Bazı insanlar bu hayatı hala sonsuz sanıyor sanırım.

Mehmet ZAROĞLU

16 Aralık 2015 Çarşamba

Sevdiğin kızla konuşamamak

Sevdiğin kızla konuşamamak


Çok zor bir durum. Benim başıma kaç kere geldi.Yanına gitmeden önce şu konuları konuşacağım diye planlar yapıyorsun. Gittikten sonra ise bir beyin felci oluşuyor, konuşamıyorsun.

Başıma gelen 2 olayı anlatıyım;

Liseye gidiyordum. Kızla internetten tanıştık. O zamanlar msn vardı. Görüntülü olarak yazışıyorduk. Konuşacağımızı konuşuyoruz. Sonra bir sessizlik. Sonra ben yazıyorum. "Aşkım seni seviyorum" O da yazıyor "Ben de seni seviyorum" Kalpler, gülücükler falan gönderiyoruz. Tabi sıkılıyorum konuşacak konu bulamamaktan. İnternetten kızla nasıl muhabbet edileceğini araştırıyorum. Böyle bir zor durum. Sadece benim başıma gelmemiştir herhalde. Çoğu kişinin başından geçmiştir. Kıza buluşma teklifi ettim, buluştuk. O zamanlar emo akımı vardı. Kız da emo olanlardandı. Rock müzik dinlemeyi severdi. Kızla buluştuk. Yanında bir arkadaşıyla gelmiş. Kızla nasılsın, iyi misin tarzında sorular sormaya başladım. Kızla buluşur buluşmaz zaten bir heyecan tuttu beni. Titreme geldi üzerime. Kızın elini tutmaya çekiniyordum. Sanki internette konuştuğum kişi o değildi. Ben konuşacak konu bulmaya çalışıyorum. Kahkülü vardı. Kahkülün çok yakışmış dedim, kız gülmeye başladı dalga geçer gibi. Neyse. Yine sessizlik oluşunca, sevdiğim kızın arkadaşı konuşmaya başladı ve susmak bilmedi. Ve ben sevdiğim kızla konuşamadan eve gittim. 2 gün sonra ayrılalım dedi. Ben kızı seviyordum ama kızın beni sevdiğinden şüpheliyim.

Başıma gelen başka bir olay.. Üniversitede bir kızla tanıştım. Üniversite derken uzaktan eğitim. Yani internetten dersler veriyorlardı, sonra okula sınav için gidiyorduk. İnternetten tanıştık. Sevdiğim kız İstanbulda oturuyordu. Gittim İstanbula. Hava soğuk. Terminalde bekledim. İstanbul trafiği yüzünden 1 saat sonra geldi. Neyse taksiyle bir cafeye gittik. Kız yolculuk nasıl geçti gibi sorular sormaya başladı. Sonra ben yine suskun. Yine içten gelen bir titreme. Konuşacak konu ararken, ben siyaset konusuna girdim. "Yahu ne alaka. Ben İstanbula kızla siyaset konuşmaya mı gittim?" diye soruyorum içimden. Ama beyin felci geçiriyorum. Cafede simit yedik, çay içtik. Ben simiti yiyemedim zaten. Ordan bir AVM'ye gittik. Yine bir cafede oturduk. Kız benim titrediğimi farketti ama ben hayır titremiyorum diye inkar ettim. Kalbim öyle hızlı atıyordu ki. Ben konuşacaklarımı konuşamadan otobüse bindim ve Ankara'ya döndüm.

Ben sevdiğim insanın yanında rahat olamıyorum. Nedenini de bilmiyorum. O yüzden hiç bir kızla uzun süre bir ilişki yürütemedim. Bunun bir çözümü varsa yoruma yazabilir, bana önerilerde bulunabilirsiniz.

Mehmet ZAROĞLU

3 Aralık 2015 Perşembe

Hayatımız dizi olmuş

Hayatımız dizi olmuş



Diziyi kaçıracağım diye az kalsın ölüyordu. Ülkemizde o kadar çok dizi hastaları var ki... Haber sitelerinde gezinirken bir haber dikkatimi çekti. Haber oldukça eski.

İstanbul'un Şişli semtinde 25 yaşındaki Elif Poyraz iş yerinden çıkarak otomobiliyle E5 karayolu üzerinden Güneşli semtine doğru ilerlemeye başlar. Takip etmekte olduğu diziyi kaçırmamak için aşırı hız yapar. Aşırı hız nedeniyle başka bir araca çarparak kaza yapar. Kaza sonucu can kaybı yaşanmaz. Otomobillerde ise hafif hasar vardır. Kazaya sebebiyet veren Elif Poyraz şu açıklamayı yapar:

"Takip ettiğim dizi geçen hafta en heyecanlı yerinde kalmıştı. Kazanın şokunun yanı sıra diziyi kaçırmanın üzüntüsünü yaşıyorum. Sırf bu dizi için bir haftadır bu akşamı iple çekiyordum"

Kazada arabası hasar gören sürücülerden Levent Öztürk ise şu sözleri söyler:

"Elif hanımı anlamak mümkün değil. Dizi kaçırma çağı kapandı. Artık Tivibu diye bir şey var. Tivibu senin için kaydeder, diziyi istediğin zaman izlersin. Bu telaşa hiç gerek yoktu."

Televizyon insanları öyle aptallaştırıyor ki. İnsanlar hayatını hiçe sayar olmuş. Hayatımız dizi olmuş haberimiz yok. Televizyon gibi yalan dolan şeyleri içinde barındıran kutudan kurtulun artık. Beyninizi yıkamalarına izin vermeyin. 

Mehmet Zaroğlu

Çobanlığın peygamber mesleği sayılması tesadüf mü?

Çobanlığın peygamber mesleği sayılması tesadüf mü? 



Bazı peygamberlerin mesleği çobanlık. Peki çobanlığın peygamber mesleği sayılması tesadüf mü? Değil.

Çoban, Kendisine emanet edilen koyunları tehlikelerden korumakla yükümlüdür. Koyunların düşmanı çok. Kurt, ayı vs. Koyunların güvenliği için onları doğru yola götürür, tehlikesiz yollara çıkarır. Aynen çobanlar gibi peygamberler de Kendi ümmetlerini şeytan gibi tehlikelerden korur. Doğru yola sevkeder.

Onlar bu görevlerini yaparken ellerinde dayandıkları tek bir güç vardır. İman, inanç.

Kasiyer kız nasıl tavlanır?

Kasiyer kız nasıl tavlanır?



Markete gidersin alış veriş yapmaya, sonra bir kasiyer kızdan etkilenirsin. Kasiyer kız işi gereği herkese sıcak, güler yüzlü davranır. Ama sen üzerine alınırsın ve kızın senden hoşlandığını sanırsın. Ya da hoşlanıyordur senden. Bunu onunla konuşmadan bilemezsin.

Peki bu durumda kasiyer bir kızla nasıl tanışılır, konuşulur? Tanışmanın en kolay yolu eğer işsizseniz, o markette çalışmaya başlamak. Arkadaş olursun, konuşursun. Zamanla açılırsın. Böyle bir imkan yoksa başka yollar düşünelim...

Kasiyerler çok yoğun olarak çalışırlar. Hep market içinde olurlar, müşterilerle ilgilenirler. Herkese işi gereği güler yüzlü, sıcak kanlı davranırlar. Tabi sen ondan hoşlandığın için, sana güler yüzlü davranması daha çok etkiler seni. Market çalışanları yemeklerini depoda yerler. (Ben markette çalıştığım zaman depoda yiyorduk. Her marketin yemek yeme yeri aynı olmaz sanırım). Yemek yedikten sonra sigara içiyorsa, sigara içmek için dışarı çıkar. Yemek saatlerini takip et, öğren. Ya da marketin önünde bekle dışarı çıkmasını. Dışarı çıktığı anda onunla sohbet etmeye başla. Diğer bir yol çıkış saatleri. Marketin kapanış saatine yakın marketin önünde ol, çıkmasını bekle. Eğer evine servisle gitmiyorsa, yürüyerek gidiyorsa, 5 dakikalık zamanın var mı diye sor ve konuş. Zaten o da senden hoşlanıyorsa tanışman kolay olur. Diğer bir yol ise bir kağıda tanışma cümleni yaz, numaranı yaz. Parayla beraber o kağıdı ver. Tanışmak isterse zaten o seni arar.

Benim diyeceklerim bunlar. Sizin aklınızda farklı tanışma yolları varsa aşağıda bulunan yorum kısmına yazabilirsiniz. 

Mehmet ZAROĞLU