14 Kasım 2015 Cumartesi

Ahıska soykırımı nasıl oldu?

Ahıska soykırımı nasıl oldu?
Ahıska Sürgünü


Ahıska Türkleri: 1921 - 1944

Her şey yeniden 1921 yılında Ahıska'nın Sovyet topraklarına bağlanması ile başladı. Ahıskalılar için kara günler...

1956 yılı verilerine göre bu ülkedeki Türk nüfusu 138.000 kadardı. Sovyet yönetimi, zorla Gürcistan sınırları içerisinde bıraktıkları Abhaz, Asetin ve Acarlara Özerk Cumhuriyet kurma hakkı tanıdı. Ancak Ahıska Türkleri'ni görmezden geldiler. Bu zamanlarda Ahıska Türkleri başka başka alfabelerle eğitim gördüler. Bu alfabeler; Arap, Latin ve Kiril alfabesi.

Kolhozlar, Ahıska'da 1927 yılında kurulmaya başladı. 1921 - 1927 yılları arasında Alhıska'nın önemli kişileri Sovyet yönetimi tarafından hapishanelere atıldı. Bu insanlardan artık hiç bir zaman haber alınamadı. Sonra Stalin'in desteği ile Gürcü şovenizmi güçlendi. Ahıska Türkleri'nin soyadlarını Gürcücü'ye çevirdiler.

1938 yılında Sovyet Anayasası kabul edildi. Bu Anayasayla birlikte Ahıskalılar kayıtlara Azerbaycan milleti, dilleri ise Azeri olarak geçirildi. Ancak, bu iş Rusların işine gelmedi. Rusların kendi amaçları ve politikaları açısından pek fayda getirmeyeceği anlaşılınca bundan vazgeçildi. 1940 yılında Ahıskalıların resmi dili Gürcüceye çevrildi. Ahıskalıları hor görürlerdi. Ellerinde oyuncak gibi oynuyorlardı. Ahıskalılar, Türk kimliğinden kopartılmak istendi.

Bu yıllarda 2. Dünya savaşı çıktı. Bu harbe Rusya'da dahil oldu. 1938-1940 yılları arasında Ahıska ve çevresine, Türkiye'ye mücavir sınırının koruması altında, onbinlerce Sovyet askeri yerleştirildi. Ahıskalılar, 1940 yılına kadar askere alınmamıştı.Ahıskalılardan birden bire 40 bin civarında kişi Alman cephesine sevkedildi. Askere sevkedilen kişilerin kız, gelin ve çocukları demiryolu inşaatında çalıştırıldılar. Çok zor günler yaşadılar. Kötü şartlar çok zorladı Ahıskalıları. 1944 yılında Borcom'dan Vale'ye döşenen 70 kilometrelik demiryolu inşaatında kötü şartlar nedeniyle bir çok kişi hayatını kaybetti.

Rus yöneticilerin Ahıska Türklerini sürgün etme düşüncesi 10 - 15 yıl önce planlamaya başlamıştır. Çünkü 1921 yılından sonra Komünist devlet yönetimi, Ahbaz, Asetin ve Acarlara Özerk Cumhuriyet kurma hakkı tanımıştı. Fakat Ahıska Türklerine bu hakkı tanımamıştı. 1930 yılında halkın lideri durumda olan önder kişileri hapishanelere atmıştı. 1940 yılına kadar Sovyet yönetiminin Ahıskalılardan asker almamasına rağmen, 2. Dünya savaşında Alman cephesine askerleri Ahıskalılardan seçmişti. Geri kalan kadın ve ihtiyarlara da demiryolu yapımını vermesi gösteriyor ki, sürgün olayı önceden planlanmış.

1944 yılının Mayısında hazırlanmış bir belgeye göre, önce Ahıska Türklerini S.S.C.B.'ye üye olan Gürcistan'ın Şark ilçelerine nakletme kararı alınmış. Ancak bu belgenin sahte olduğu anlaşılmış. Bu da gösteriyor ki, gerçek niyueti ve planı gizlemek suretiyle; ortaya çıkacak tepkiyi ölçmek, aslı olmayan bir belgeyi kafa karıştırmak, dikkatler başka bir yöne çekilmeye çalışılmıştır. Daha sonra aynı yılın Temmuz'unda yeni bir plan yapılıyor. Tasdik edilen bu plan, Ahıska Türklerini Gürcistan Cumhuriyeti'nden atmak.

Bu acımasız Stalin rejimi, Devlet Savunma Komitesi kararına dayanarak sınır güvenliği gerekçesiyle 110 bini aşkın Türkü, Ahıska'nın 209 köyünden kargo trenleriyle Orta Asya'ya sürülmüştür. 13 Kasım 1944 yılında 'Komünist imecesi' uygulaması başlatıldı. Yollar, köprüler gibi işler, başlarına geleceklerinden haberi olmayan halka tamir ettirildi. 14 Kasım 1944 günü gece saat 12'de daha önce sınıra takviye amacıyla yerleştirilmiş on binlerce Rus askeri, Türklerin evini bastı. 4 saat içerisinde kamyonlara doldurulan çaresiz Türkler, demir yoluna getirildiler. Bu sırada yüz binlerce Ahıskalı aile, her türlü riski göze aldı. Rus askerleriyle çarpışarak Türkiye'ye geçmeyi başardı. Bu aileler günümüzde Ağrı, Muş, Ankara, Kırıkhan, İnegöl, Bursa, İstanbul ve diğer yerleşim yerlerinde yaşamaktadır. Türkiye sınırına gelen insanların toplanması için 15 dakika izin verildi. Kim, ne amaçla buna izin verdi belirsiz.

100-120 civarında Ahıska Türkü, kış mevsiminde 8-10 aile vagonlara doldurularak, kapılar kilitleniyordu. Allah.. Allah diye inliyorlardı. Ağlıyorlardı, bağırıyorlardı. Ancak onları duyan kimse yoktu. Vagonlar Hazar Denizine yaklaşmaya başladı. Ahıska Türkleri ise denize atılacaklarını sanıyorlardı. Bu olay karşısında Azerbaycan yönetimi, Ahıska Türklerini barındırmak istediler. Ancak Azerbaycan yöneticilerini kurşuna dizmekle tehdit ettiler. Stalin'in kararı kesindi. Acımazsızlığı, vicdansızlığı devam ediyordu.

3 gün sonra vagonlar, Urallar Bölgesine hareket etmeye başladı. Urallar Bölgesi'ndeki soğuk nedeniyle bir çok insan donarak hayatını kaybetti. Bu yolculuk sırasında donarak ölenler, açlıktan ölenler trendan dışarı atılıyordu.1 buçuk ay süren yolculuktan sonra insanlar Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan'a dağıtıldılar.

O kadar insana yazık oldu ve bu soykırım Rusya tarafından hala tanınmadı...

Mehmet ZAROĞLU


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder